Habertürk’teki gelişmeler bir arenayı hatırlatıyor ve oyuncuların kapışması medya için düşündürücü sonuçlar üretiyor

Can Holding’in sahibi olduğu Habertürk grubuna kayyım atandıktan sonra, kanal içindeki dengelerin nasıl değişeceği merak ediliyordu.
Zira Habertürk’ün Ciner Holding bünyesinde olduğu dönemde medya grubunun en yetkili ismi Kenan Tekdağ’ın da Can Holding soruşturması kapsamında tutuklanması sonrası, onun döneminde Genel Yayın Yönetmenliği görevine getirilen Mehmet Akif Ersoy’un görevine devam edip etmeyeceği merak ediliyordu.
Kayyım sonrası görevden almalar bilinen, yaygın bir uygulama. Ama Mehmet Akif Ersoy görevinde kaldı. Öğrendiğim kadarıyla Ersoy kayyım sonrası istifa etmek istedi ama sonrasında görevine devam etmesi istendi.
Ersoy’un güçlü bir konumda olduğu biliniyordu. PKK silahlarını yakarken Süleymaniye’deki sembolik töreni yaygın medyadan takip eden isimler arasındaydı. Öyle ki töreni takip eden gazeteciler cep telefonunu tören alanına götüremezken Ersoy’un da aralarında bulunduğu bazı gazeteciler tören alanına telefonlarını sokabilmişlerdi.
Ersoy şimdi ‘uyuşturucu kullanmak, bulundurmak’ iddiasıyla gözaltına alındı. Ersoy’un gözaltına alınması, spikerler M. A., H. S. ve E. R. C.’in gözaltına alındığı soruşturmanın devamı mı bilmiyorum. Ama kendisini tanıyan kimi gazeteciler Ersoy hakkındaki iddiaları ihtiyatla karşılamak gerektiğini belirtiyorlar.
Habertürk önemli bir kanal, yönetiminin kimin elinde olacağı da bir o kadar önemli… Ama insanların ‘lekelenmeme’ hakkı hepsinden daha önemli. Soruşturma dosyası ve verilen ifadeler kapsamında gerçeği kısa sürede öğreneceğiz.
Ancak, şu son birkaç ayda “uyuşturucu” iddiasıyla kameralara ilan edilen görüntüler eşliğinde çok sayıda insanın gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldığını unutmak mümkün değil. Diğer yandan bu kez, Ersoy’un yıllardır yöneticilik yaptığı kendi kanalından gelen açıklamayla töhmet altında bırakıldığının da altını çizelim. Zira, Ersoy’un gözaltına alınmasının hemen ardından kayyım yönetimindeki Habertürk, “soruşturmanın selameti açısından Ersoy’un kanaldaki görevinden uzaklaştırıldığını” duyurdu!
Son bir not…
TMSF’ye geçen Habertürk’e kayyım atanırken şöyle yazmıştım:
Bu mesele Şamil Tayyar’ın işaret ettiği gibi birilerinin önlemek istediği ama gücünün yetmediği bir operasyon ise siyaset bunun neresinde?
Siyaset bir yerinde olmalı… Çünkü Habertürk Mehmet Uçum’un, Ömer Çelik’in, Cevdet Yılmaz’ın, Numan Kurtulmuş’un konuk olduğu bir kanal olmanın yanı sıra DEM dışında muhalefete de alan açan bir kanaldı.
Diğer yandan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı süreci destekleyen yayınlar yapan bir medya kuruluşuydu Habertürk. Nitekim Türkiye toplumuna doğrudan seslenebilen barış insanı Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı sonrası ilk olarak Habertürk’e konuk olmuştu.
Bu süreçte kanala sık sık konuk olan Avukat Rezan Epözdemir de “rüşvet” ve “FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım” ile “siyasal ve askeri casusluk” iddialarıyla gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı ağustos ayında.
Yine o dönem Şamil Tayyar, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum başta olmak üzere “hatırlı çok sayıda ismin Epözdemir için devrede olduğunu” öne sürmüştü.
Ezcümle Habertürk’teki gelişmeler bir arenayı hatırlatıyor ve oyuncuların kapışması medya için düşündürücü sonuçlar üretiyor.
Kaynak: T24
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.